Üniversitelere Özel Mevzuat Bilgilendirme Seminerimiz Afyonkarahisar'da Gerçekleştirildi

"Üniversitelere Özel Mevzuat Bilgilendirme Semineri”nde konuşan Üniversite Yöneticileri Derneği (ÜNYÖNDER) Başkanı Doç. Dr. Metin Gümüş,

“Geleceğin üniversitelerinden beklenen, yaşamın tüm alanlarına dokunarak daha yaşanılabilir bir dünya için siyasal, sosyal, kültürel, sanatsal, bilimsel, teknolojik ve sportif alanlarda gelişmeler sağlamaktır. Hem ülkemizde hem dünyada yaşamak için çok sınırlı imkânlara sahip insanlar için çözümler üretmeliyiz” dedi. Üniversite Yöneticileri Derneği tarafından düzenlenen “Üniversitelere Özel Mevzuat Bilgilendirme Semineri”, Afyon Korel Hotel’de gerçekleştirildi. Seminere Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Remzi Gören, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı Özel Kalem Müdürü Rasık Altı, Üniversite Yöneticileri Derneği (ÜNYÖNDER) Başkanı Doç. Dr. Metin Gümüş, YÖK Başkanlığı yöneticileri, farklı üniversitelerden Genel Sekreter ve Daire Başkanı düzeyinde idari birim amirleri ile birlikte Afyonkarahisar Baro Başkanı Avukat Turgay Şahin katıldı. Seminerin açılış konuşmasını yapan ÜNYÖNDER Başkanı Doç. Dr. Metin Gümüş, Üniversite Yöneticileri Derneği’nin, yükseköğretim kurumlarında görev yapmakta olan idari ve akademik personelin işbirliğini ve tecrübe paylaşımını sağlamak, tüm üniversite mensuplarının haklarını gözetmek amacıyla 2013 yılında kurulduğunu belirterek, faaliyetlerine son dönemde hız veren bir dernek olduklarına dikkat çekti.

YAŞANABİLİR BİR DÜNYA OLUŞTURMAK İÇİN ÜNİVESİTELERE BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR”
Doç. Dr. Gümüş şöyle konuştu: “Geleceğin üniversitelerinden beklenen, yaşamın tüm alanlarına dokunarak daha yaşanılabilir bir dünya için siyasal, sosyal, kültürel, sanatsal, bilimsel, teknolojik ve sportif alanlarda gelişmeler sağlamaktır. Hem ülkemizde hem dünyada yaşamak için çok sınırlı imkânlara sahip insanlar için çözümler üretmeliyiz. Biz üniversite mensuplarından daha adil, daha paylaşımcı, daha güvenli, daha sağlıklı, daha temiz ve bu koşulların sürdürebildiği bir dünya için hayati çözümler üretilmesi noktasında rollerin ve sorumlulukların yerine getirilmesi beklenmektedir. Hızla değişen ve yeniden şekillenen dünyamızda tüm zorluklara ve engellemelere rağmen ülkemiz önemli gelişmeler göstererek, yeni dünya düzeni içinde sesini yükseltmeye ve kural koyucular içerisinde yer almaya çalışmaktadır. Daha adil ve daha huzurlu bir dünya için ülkemizin büyük Türkiye olarak yeni dünya düzeninde layık olduğu yeri alması çok önemlidir. Bu ise her yönüyle daha çok gelişmiş bir Türkiye ile mümkündür. Bu konuda kendisine görev düşen tüm aktörlerin, toplumun tüm kesimlerinin birtakım zihin karışıklıklarına rağmen bir çaba içerisinde olduğunu görmekteyiz. Ancak bu konuda üniversitelerimize büyük sorumluluklar düşmekte ve büyük Türkiye yolculuğunda üniversitelerimizin önderlik yapması ve lokomotif görevi üstlenmesi gerekmektedir.”

“SORUNLARIMIZ BÜYÜYEREK VE ARTARAK GELİYOR”
Başkan Gümüş’ün ardından söz alan YÖK Başkanlığı Özel Kalem Müdürü Rasık Altı ise Derneğin gecikmiş bir sivil toplum kuruluşu olduğunu vurgulayarak, “176 tane üniversitemiz var, 8 tane daha kuruldu. Her geçen gün büyüyoruz. 146 bin akademik personel, 99 bin idari personel, bu rakamın hizmet alımıyla birlikte 195 bine çıktığını düşünecek olursak 400 bin nüfuslu bir camia var kadro olarak. 5 buçuk milyon civarında da öğrencimiz var. Sorunlarımız büyüyerek artarak geliyor” diye konuştu. YÖK Özel Kalem Müdürü olarak görevinin bütün paydaşlarla iletişimi koparmadan YÖK Başkanına elverişli bir çalışma ortamı sağlamak ve bu camianın sorunlarını çözmeye yardımcı olmak olduğunu söyleyen Altı, sözlerini söyle sürdürdü: “Sayın Başkanımızı 4 ay içerisinde yaklaşık 500 kişiyle görüştürdüm. Bu çok büyük bir özveri, bizim komisyonlarımız var, alt komisyonlarımız var. Yürütme Kurulumuz var her hafta. Daha önce ayda bir kez, bazen 15 günde bir toplanmasına rağmen biz son 2 aydır her Perşembe günü Genel Kurul yapıyoruz. Tabi sorunlarımızın çözümü için bunu sağlıklı yürütmek çok önemli. Belirlenen sorunları bir STK temsilcisi olarak derneğin Ankara’ya taşıması daha uygun, daha kabul edilir bir durum, sorunların çözümünde daha kolaylaştırıcı bir yöntem. Sorunlarımız çok ama sorunlarımızı önceliklendirmek, sınıflandırmak gerekiyor. Bu sınıflandırmayı derneğimiz yapacaktır ve kamuoyu da oluşturarak bu sorunları Ankara’ya taşıyacaktır.”

“ÜNİVERSİTELERİ YÖNETMEK GİDEREK ZORLAŞIYOR”
Uzun bir idarecilik geçmişi olduğunu söyleyen AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak ise ihtiyaçlara yönelik durum ve sorun tespiti yapacak sivil toplum kuruluşlarının sorunların çözümünü kolaylaştırdığını belirtti. Üniversiteleri yönetmenin giderek zorlaştığını da vurgulayan Prof. Dr. Solak, “Yük, siz üniversite yöneticilerinin üzerinde. Rektör; orkestra şefi; her birinizin elinde de bir müzik enstrümanı var, çok güzel bir konser hazırlama zorunluluğunuz var. Eğer orkestra şefi hem kendi içinizde ahengi sağlamış, hem de Ankara’yla bağlantınızı iyi yapmışsa ne ala. Aksi durumda sizin ve üniversitenizin işi oldukça zor. Üniversite sayısı ülkemizde kısa bir süre içinde 200’leri bulacak. Yılda 1 milyon öğrenci liseden mezun oluyor. Dışarıda bekleyen de 1 milyona yakın öğrenci var. 200 bin dolayında lisans, 400 bin dolaylarında da önlisans ve açıköğretim kontenjanı var. Yıllardır üniversiteye sınavsız geçiş beklentileri oluşmuş olsa da genç kuşak yoğunlukla üniversite okumak isteyince diğer ülkelerden farklı olarak bu dengeyi bir türlü sağlayamadık. Hem üniversite içinde günlük uygulamaları kontrol altında tutmak, hem de başarılı olmak, iyi bütçe hazırlamak, bütçeyi iyi yönetmek, eğitimin kalitesinden taviz vermeden mevcutları ve yenileri belli bir düzeye getirmek oldukça zor. Bazı yeni uygulamalar yapmak lazım” dedi.

“HATA YAPMA RİSKİMİZ VAR”
Son 10 yılda yükseköğretim yasasında yapılan değişiklikler üzerinde duran Rektör Solak, “2547 sayılı yasadan önce 1750 sayılı yasa vardı. O yasada kamu tüzel kişilikler Dekanlıklar idi; 2547’de bu Rektörler düzeyine çıkarıldı. Dekanlıklar, yüksekokullar, meslek yüksekokulları birim haline getirildi. Dolayısıyla YÖK’e karşı tüzel kişilik olan makam ve kişi üniversitelerin rektörleri. Yine fakülte ve yüksekokullarda “bölüm”, meslek yüksekokullarında ise “program” esas. Bir olayın çözümü, değerlendirilmesi, soruşturulması yeteneklerin arttırılması benzeri her ne konuşacaksak bölüm bazında konuşmamız gerek. Bir bölüm açılacaksa 3 öğretim üyesi, bir program açılacaksa 3 öğretim elemanı gerek. Yüzde 80-85 yoğunluk olmaması halinde de bu bölüm ve programlar öğrenci alamayacak” diye konuştu. Bütçe hazırlığı ve yatırım planlamalarının nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili de görüşlerini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Solak, son yıllarda hükümet tarafından üniversitelere ciddi maddi destek sağlandığını belirtti. Solak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Burada görev bizlere düşüyor. Kul hakkı gözeterek, Devletin 5 kuruşunu boşa harcamadan üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor. Öyleyse her şeyin bir sistem içinde işlediğini düşünecek olursak, olumsuzluklarla karşılaştığımızda çok kızmamak, kimi zaman da çok ümitlenmemek gerek. Daire başkanlıklarımızın yükü çok; biz rektörlerin, rektör yardımcılarının, dekanların ise yardım etmesi gerekiyor. Hata yapma riskiniz var. Onun için önlemler alıp, daire başkanının hukukunu korumak, yaptığı işe katkıda bulunmak bizlerin görevi. Herhangi bir ihalede dahi ihale öncesi, ihale sırası ve sonrasında yapılması gereken destekleri mutlaka vermek gerekiyor.” Seminer, Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Remzi Gören’in selamlama konuşması ve verilen aranın ardından YÖK İdari Teşkilat Yapısı hakkında YÖK Personel Daire Başkanı Recep Sarıipek sunumuyla devam etti. Seminerde son olarak “Üniversitelerde Hukuk Mevzuatı” başlıklı sunumuyla YÖK Hukuk Müşavirliği Şube Müdürü Sonnur Çetin söz aldı. Yapılan genel değerlendirmenin ardından toplantı sona erdi.

Genel Sekreterler Buluşması-I